9 Mayıs 2010 Pazar

"sahipsiz adana?"

Adana Futbolu kitabındaki yazılarımdan pasajlar #2:

[Sahipsiz Adana? s. 196]

Ne üst liglere çıkarak başarılı ne alt kümeler düşerek başarısız olan, tersine bulunduğu yere-belediye desteğine saplanıp kalan Adana Demirspor, çalkantılı iç ilişkileri, kişisel husumetler, kulübü etkisi altında tutan önemli isimler ve ateşli tribünleri ile şirketleşmenin kolaylıkla sağlanamadığı-gündeme gelse de çok çabuk vazgeçildiği bir camia haline geldi. Zaten Adana’da futbol yaşamının hızlandığı 1950’li yıllardan itibaren, Demirspor camiası bir cazibe merkeziydi; kentin her alanında söz sahibi olabilmek için önemli bir uğrak noktasıydı. Belki de bu nedenle, bu “giriş-çıkış”ların popülaritesi ve kentteki albenisiyle Adana Demirspor, birilerinin kolaylıkla sahip çıkamadığı ama reddemediği konuma yerleşti ve bu muğlaklıkla da yaşamaya devam ediyor. Şurası açık ki onu bu yarı-koma durumunda ayakta tutan tek güç, “para konuşur”un kanadındaki yer alan güç merkezlerine karşın, ona her koşulda, her kümede sahip çıkan tribünleri ve belki de gerçek sahipleriydi.

Neredeyse her 5 yıla bir düzenlenen eşya piyangoları ya da yardım geceleri gibi araçlarla kaynak toplama çalışan Demirspor, gerekli kaynağı bulamayınca, sahipsizlik türküleri yeniden liste başı oluyor ve Aytaç Durak’a bağlanış daha da artıyor. Öyle ki artık bu tip gecelerin Durak’ın meşruiyetini sağlamak için kullanıldığına dair bir inanç gelişmekte. En son 28 Mayıs 2009 gecesi, yerel kanaların ortaklaşmasıyla yayınlanan yardım gecesinde, telefonla toplanan bağışlar 58 bin TL’de kalınca, taraftarın kente ve kentin zenginlerine küskünlüğü arttı; Aytaç Durak’a, “bize sahip çıkması çağrısı” yinelendi.

Sonuçta, camialara “birilerinin sahip çıkması” gerekiyorsa, onlar illa ki gerçekten gönül verenler olmalı; bu belki evrensel bir sorun; dünyanın her yerinde benzer durumlar söz konusu. Ancak evrensel sorunlara, yerel çözümler üretmek mümkün; böylece yaşantımıza müdahale ederek gidişatı tersine çevirmenin, siyasetin temel bir unsuru olduğunu; takımlarımız üzerinden siyaset yapanların da ancak böyle durdurulabileceğini öğrenmiş oluruz. Süreci sadece paraya endekslemekle başarılı olunmayacağı, 1998-2001 arasında Adanaspor, 2006-2008 arasında da Demirspor tarafından ispatlandı. Eğer ortada kurumsal gelişim ve sağlam projeler yoksa, para da sahipler de gelip gidiyor, ancak olan tribündeki taraftara oluyor. Onun da, takımın gerçek sahibi olduğunun farkına vararak, örgütlü ve bilinçli bir şekilde sürece müdahale etmesi gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder