27 Ekim 2009 Salı

Söyleşi-özet

Futbol Extra dergisinin Ekim sayısında çıkan söyleşinin geniş bir özeti:

Kitapta farklı kalemlerin yazıları var. Mustafa Uçar ile ikiniz de yazabilirdiniz belki; neden böyle bir yolu tercih ettiniz?

Serinin Eses ve A.Gücü hariç tüm kitapları derleme şeklinde; yani her kitapta farklı kişilerin yazıları var. Ama ağırlık daha çok derleyenlerin elinde. Çünkü her konuyu herkese yazdıramıyorsunuz ya da önce yazmaya başlayıp sonra çeşitli nedenlerle vazgeçiyorlar. O yüzden eksik kalan noktalarda bizim devreye girmemiz gerekti. Evet, bu tür kitabı tek bir kişinin kaleminden de okumak mümkündü. Ama Adana Futbolu’na dair çok fazla bilgi, belge ve anı var. Bunların hepsini derleyip toparlayıp, bir düzene sokup kaleme almak çok zor. Bu işe bizden önce girişenler oldu ama ya işin içinden çıkamadılar ya da başlayıp yoruldular. Derleme kitabın avantajı, farklı kişilerin görüşlerini bir araya getirebilmek oluyor. Bu açıdan böylesi daha iyi oldu. Bir de söylediğim gibi bu bir çerçeve kitap, temel noktalara değiniyor. Bu kitaptaki her bir mesele ayrı bir kitap konusu olabilir. Bundan sonraki planlarımız biraz daha derine ve somuta inerek, yeni işler üretmek.

Adanaspor ve Adana Demirspor aynı şehrin takımları olsalar da aralarında bir rekabet var; nispeten farklı futbol geleneklerinin ürünleri. İkisini bir arada değerlendirmenin iyi ve kötü tarafları neler oldu? Ayrı birer kitap olmaz mıydı acaba?

Demirspor, kurum takımları geleneğinin bir parçası olarak, bizim yörede sporun ve futbolun yerleşmesinde çok önemli katkıları olmuş bir camia. 1940 ve ’60 arasında her alanda başat güç; futbolun sistemli bir hal almasında, kurumsal bir yapıya kavuşmasında yönlendirici… Bir nevi Adana futbolunun altyapısı. Bu camia bir süre sonra büyüyor ve tek bir çatıya sığmayacak duruma ulaşıyor. Adanaspor, Demirspor camiasından ayrılan kişilerin öncülüğünde kuruluyor. Bunda Federasyon’un şehir takımları oluşturma projesinin de etkisi var. Adana’nın ilk takımlarından olan Torosspor, Seyhanspor gibi takımların geleneğiyle birleşerek Adana’da yeni bir ekol ortaya çıkıyor. Aslında çok farklı geleneklerden bahsedemeyiz köken olarak. Ama işleyişte farklılıklar ortaya çıkıyor. Adanaspor, daha sistemli bir yapı kuruyor; kurumsal yapısını daha güçlü hale getiriyor. Böylece Demirspor’a göre daha başarılı oluyor. Ancak her açıdan dertleri, tasaları ortak. İki ayrı kitap olsaydı da, bu takımların birbirine temas ettiği, ortaklaştığı çok alan olduğu için, yine birbirlerinden bahsetmeleri gerekecekti. Aslında biz yola çıkarken, sadece Demirspor kitabı oluşturmak istedik ama Tanıl Bora’nın isteği, bu kitabın serinin içinde farklı bir öğe olması yönündeydi. Bir futbol şehri olgusu ön plana çıkarıldı bu kitapta.

Adana futbol camiasının birlik içinde olmadığını söyleyebilir miyiz?

Aslında bir tür birlik var. Aytaç Durak birliği! Onsuz kentte hiç bir şey yapılamıyor. Bütün yüzler ona dönük ve talepler ona yönelik. Bu Adana’nın kent olarak büyük bir çıkmazı. Onu bir kenara koyarsak, kentin futbol camiasının bir dayanışma içinde olmadığı açık. Sorunların çözümü için bir dayanışma ruhu canlandırılamıyor. Başarısızlığın artmasıyla, küskünler ordusu da büyüyor ve bir araya gelmenin yolları kapanıyor.

Adana futbolunun son 25 yıldır hiç üst düzey futbolcu yetiştirememiş olmasını (hatta onun öncesinde de pek yok) neye bağlıyorsunuz? (Hasan Şaş’ı pek dahil etmiyorum.)

Futbolcu yetiştirme konusunda, Adana’nın lokomotifi Demirspor’du. Adanaspor ise, dönemin şöhretli isimlerini Adana’ya getirerek bir fark yaratmış yıllarca. Aslında halen farklı takımlarda Demirspor kökenli çok sayıda oyuncu var. Ama tabii ki altyapı eski üretkenliğinden çok uzak. Şöyle bir algı var yöneticilerde: “Genç oyuncular, bu yükü kaldıramaz, onları taraftarın önüne çıkarıp yem etmek istemiyoruz”. Şimdi bir haliyle doğru, yetiştirmek için farklı takımlara gönderip tekrar çağırabilirsiniz oyuncuyu. Ama bizde gönderiliyor ve geri çağrılmıyor çoğunlukla. Çünkü ya oyuncu ve ailesi küstürülüyor ya da başka faktörler devreye giriyor. Mesela “bu yıl şampiyonluğa oynayacağız ve büyük transferler yapıyoruz gibi”. Demirspor, üstten üçüncü ligde oynuyor. Eğer bu yıllarda genç oyuncuları yetiştirip kazanamazsak, ne zaman kazanacağız? İşin bir de şu yanı var: Birçok kişi, Adana’nın kendi oyuncuları ile takımlarını kurması gerektiğini düşünüyor. Ama Adanalı futbolcuların, kentin “dengelerini” iyi bildiği için yakın zamanda takımlara zarar verdiğini de biliyoruz. Bu iki ucu pis değnek hesabı. Tamam altyapı sorunlu, ama bir şekilde takımlara giren oyuncular da eski kuşağın azminden ve inancından uzak.

Oradaki birkaç yazıdan şunu anladım ben, belediyecililik yapılırken mahalle kültürü öldürülüyor ve sokaktan futbolcu çıkmıyor artık. Belediyenin futbola bakışında bir sorun mu var? Nedir ilişki? Kitapta denildiği gibi Aytaç Durak’ın Adana takımlarını ne öldürmesi ne de güldürmesi mi?

Bu biraz da kentin yaşadığı dönüşümle ilgili. Eskiden tarım ve ticaret merkezi olan bu kentin artık bu yönü kalmadı. Kendi niteliklerini kaybetti yani, her yer gibi birbirine benzemeye başladı. Artık o eski Adanalılık ruh hali de kalmadı; yani bu kent için bir şey yapma çabasında değil insanlar. Bir şekilde zengin olan, kentten ayrılıyor. Belediye ilişkisi de tamamen bağımlılığa dönüşmüş durumda. Takımlar kendi kaynaklarını yaratamıyor. Adanaspor şirket olduğu için onun dinamikleri biraz daha farklı. Ama Demirspor, artık belediyesiz yapamayan bir konuma indirildi. Şimdiki Başkan Bekir Çınar bunu kırmanın yollarını arıyor ama ne kadar başarılı olur bilemiyorum. Yasal olarak belediyenin profesyonel kulüpleri doğrudan desteklemesi mümkün değil. Ama ortada bir spor fonu var, belediye bütçesine ait ve bunun nasıl kullanıldığını bilmiyoruz. Aytaç Durak, gazetecilerin önünde sarı zarfların içinde bu kulüplere açıktan para veriyor. Bunu nasıl yapıyor, bilmiyoruz. Tabii sıcak parayı bulan camialar da sesini çıkarmıyor.

14 Ekim 2009 Çarşamba

demirgibiyiz

demirgibiyiz.blogspot.com'daki yazılarım, şu başlık altında:

http://demirgibiyiz.blogspot.com/search/label/Disconnectus%20Erectus

9 Ekim 2009 Cuma

Yerel Takım(lar)ı Desteklemek

Ulusal basında çıkan Demirspor'la ilgili ilk yazım:

(http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalEklerDetay&ArticleID=871195&Date=28.3.2004&CategoryID=42) – 28.03.2004


Bir memur çocuğu olarak farklı şehirlerde bulundum. İçine doğduğumuz futbol aşkı, tüm saflığı ve romantizmiyle bizi de kuşatmıştı doğal olarak. Gelenek olarak getirdiğimiz “büyük anlatılar”ın yanında bulunduğum şehrin takımlarına karşı da hep yakınlık duydum.

Zaman geçti- devran döndü; boş kalıpların içi doldu, futbolun saflığı bozuldu; büyük anlatılara karşı eleştiriler arttı ama yerli takımlara (özelinde Adana Demirspor’a) bağlılık gittikçe derinleşti. Bu yazının amacı da bu bağlılığın yapıtaşlarına göz atarak, bir nevi iç sorgulama/rahatlama yaşamaktır. “Nasıl?” diye sormadan önce “neden?”e göz atmak, verilecek öznel cevaplarla okuyucuların da kendi özelliklerine değinip beraber paylaşılacak genelliklere ulaşabilmektir.

Öncelikle, yerel takımlara bağlılık, “ana-akım”ın içinde birbirine benzemeye karşı tutunacak bir daldır. Küreselleşme potasında erittiğimiz farklılıklara inat, kendi “klan”ını korumaya çalışmaktır. Dolayısıyla yerel takım sempatisi, bir ‘karşı-argüman’dır. Bu özelliğiyle karşı tarafın argümanlarına bağlılık ve muhafazakarlık gibi çıkmazlara yolu düşmektedir. Ama bu çıkmazlar, içinde taşıdığı direnç ile sistemin aktığı “bozulma”ya ve çürümeye karşı bir duruş olarak, saygı görmelidir, kanımca. Bu durumda amaç bazı inançları muhafaza etmek değildir sadece; bunun ötesinde gidişatın yönüne ve İstanbul’un oligarşisine karşı bir değiştirici/dönüştürücü bir gücü içinde hissetmektir.

Öte yandan bu halet-i ruhiye, derin bir romantizmle kendini besler; belki de beslemelidir. Bu yaşamsal öğe, karşınızdaki “kalpsiz dünya”ya karşı bir panzehirdir çünkü. Takımınız çoğu zaman istediği konumda değildir, sermayenin kıskacında kendi kalmak/olmak çabasındadır. Bir yanı geleceğe-güzel günler umuduna dönükken bir yanı geleneğin nostaljisindedir. Romantizmin kaynağı bu ikinci yönden kaynaklanır.(bknz: Adana Semirspor) Gelenekten gelen gücü, durağanlıktan çıkarıp, ileriye atılım gücüne çeviren, bu romantik ideallerdir. Bu idealler, bu plastik ürünler çağında, ağzınızın tadıdır aynı zamanda; yaratılan ritüeller-gidilen deplasmanlar-futbolculara ezberletilen marşlar, böylesi bir duygunun ürünüdür.

Yerel takımları desteklemek, “cinnetin geniş sahraları”nda dolaşmak anlamındadır. Geleneği koruma güdüsü, değişim isteği, istenilenle olan arasındaki fark içinizdeki çelişkileri artırır, yaşadıklarınız karşısındaki çaresizlik sizi rahatlıkla delirtebilir. Hakem facialarına karşı eli kolu bağlı kalmak, güçten başka hiçbir şeyin “para” etmediği masa başlarında parasız kalmak, kaygılanmak – deplasmana otobüsle giden futbolcularınız ve taraftarlarınızın yolda hissettiği kadar olmasa da... Bu, karanlık odada kara kedi aramaya benzer; çoğu zaman irrasyonel içgüdülerle hareket edersiniz.

İçinden çıktığınız kentin size karşı duyarsızlaşması da bir diğer acı yanı yerel takım taraftarı olmanın. Adana’da FB-GS maçını yayınlayan cafelerin-kahvelerin hasılatıyla, zor durumda kalarak eşya piyangosuna bel bağlayan Adana Demirspor’un piyangosundan kaç bilet alınabilirdi acaba?(Biletler birmilyon’a şehirdeki standlardan ve kulüp binasından edinilebilir) Ya da seçmenlere hemşehrilik bağlarını kanıtlamak isteyen belediye başkan adayları, takımın zor durumu için nasıl kaynaklar yaratabilir? İzmir’in futbol takımlarının yaşadığı türden bir çöküşü, yakında “güneyin incisi” Adana ve Mersin için de bekleyebiliriz. Çünkü benzer sosyo-kültürel dönüşümler, şehirlerin içini boşalttı; aidiyet duygusu kayboldu. Benzer örnekler, takımı 3-0 öndeyken ve şampiyonluk yolunda ilerlerken 4-3 kaybettiği maç sonrası Antepli Fenerlilerin şehirde tur atması; bir iki sene sonra benzer durumdaki Gençlerbirliği’nin kendi kendini durdurması için verilemez mi?

Büyük takımların “topluma mal olması” nasıl bir süreçte olmuştur? “kendi çocuklarının” kurduğu takımların bırakın topluma yöreye mal olamaması nasıl bir hezimettir? Çocuklarımıza önce Demirspor sevgisi yerine üç büyükler sevgisi aşılamak nasıl bir teslimiyettir… Sorular uzar; biri de şu: haftasonunuzu, cüzi bir ücret ödeyip yeşil sahanın kokusunu duyarak izleyeceğiniz, bir maçta değerlendirmeye ne dersiniz?

6 Ekim 2009 Salı

Adana Demirspor 65 Yaşında

(Birgün gazetesi,Spor Sayfası)-20.05.2005

Memleket futbolunda çok sayıda Demirspor var; Ankara Demirspor, Eskişehir Demirspor, İzmir Demirspor, Nusaybin Demirspor… Bunlar, bir dönemin temsilcisi; demiryollarının kara yollarına mağlup olmadığı, kamunun tu kaka olmadığı dönemde kurulmuş, bir geleneğin taşıyıcı katarları. Kuruluşları, 2. Dünya Savaşı döneminde askere alınmayan gençleri zinde tutmak için, belli sayıda çalışanı olan kurumlara spor kulübü kurma zorunluluğu getiren “Sivil Savunma Mükellefiyeti” kanunu Adana Demirspor da bu geleneğin bir temsilcisi; hatta onların en ünlüsü.

1940 yılında kurulan Adana’nın mavi-lacivertli takımı bu yıl (2005) 65. yaşını kutluyor. Kutlamaları organize eden, dahası böyle bir yıl dönümünü akıl eden, takımın asıl sahibi, taraftarları. www.mavilacivert.com adresli internet sitesinin 9 mayıs’ta düzenlediği Adana’da 65. yıl etkinlikleri, Demirspor tarihinde bir ilkti; takımın yaşayan simge isimleri, taraftarları düzenlenen bir gecede bir araya geldiler; Coşkun Özarı, Metin Türel, Ali Hoşfikirer, katılanlardan bazılarıydı…Önce “Dünden Bugüne Adana Demirspor” panelinde daha sonra da “65.Yıl Balosu”nda takımın ahvali üzerine konuşuldu gecede, sinevizyon görüntüleri bazı unutkanların zihinlerini tazeledi. Takımın eski günlerine dönebilmesi, bu birliğin pekişmesi, neler yapılması gerektiği üzerine kafa patlatılması için daha çok bir araya gelinmesi ise açık bir gerçek.

Belki de doğrusu bu; bilinir ki futbolcusu, yöneticisi geçicidir bir takımda; taraftar bakidir. (Bruno’nun kalbi hala Şekerspor’da değil midir?) Lakin, şu anda Adana Demirspor’da 65. yıl etkinliği organize edecek sağlam bir yönetimi yok. Son iki yıla damga vuran yönetilebilirlik krizi, Demirspor’u geri dönülmez bir sürece itiyor gibi görünüyor. Aslında bu durum bir çok Anadolu kulübü için geçerli; artık spor kulüpleri bir para babasına sırtını dayamadan ayakta duramayacak gibi görünüyor. Sırtını “sağlam duvar”a dayayınca da öyle bir gam çöküyor ki içine, o gam duvarı bile eritiyor. Bir bakıyorsun yerle yeksansın.



Adana Demirspor, kuruluş yıllarında futbol dışında, su topu, basketbol, bisiklet ve güreş, masa tenisi dallarında da gençler yetiştiriyor. Tam anlamıyla bir “spor kulübü”ydü. Bir çok ünlü sporcu çıkardı bağrından kulüp. Muharrem Gülergin, Coral, Füze Selami, Kartal Yaşar... Fatih Terim’i yetiştiren de Adana Demirspor’du. Su topu ise Demirspor’un en başarılı olduğu branş; bu dalda 17 yıl boyunca yenilmiyor ve “yenilmez armada” olarak anılıyor kaptanlığının Muharrem Gülergin’in yaptığı Demirspor su topu ekibi. Atletizm ve güreş alanlarında da milli sporcular çıkarıyor kulüp. Futbolda ise bölgesel ligdeki başarıların ardından, 1965’te 2.lige alınan Demirspor, 1972’te de 1.lige çıkma başarısı gösteriyor ve 10 yıl birinci lige kalıyor. 1980'lerin sonunda bir düşüp bir çıkmaya başlayan Mavi Şimşekler, 1999’da tarihinin en kötü günlerini yaşayarak 3.lige düşüyor. 2001-2002 sezonunda 2.lig A’ya yükselen Demirspor, 2 yılın sonunda, geçen sene 2. lig B kategorisine düştü ve gelecek yılı orada geçirecek.

1969’a kadar müessese takımı olan Demirspor, bundan sonra “sivil” yöneticiler tarafından yönetiliyor. Bir bakıma ülkenin demiryollarının kaderiyle örtüşür “demirsporlar”ın gelişimi; KİT’lerin iktidarların elinde oyuncağa dönmesi gibi, Adana Demirspor da yerel politikacıların elinde kişisel çıkarlar için kullanılıyor. Birilerinin çıkıp, onca zamanın-yaranın ardından, demiryollarını canlandırma projesi gibi ters tepiyor eşyanın doğasına aykırı olan Demirspor’u sahiplenme çabaları. Bu “çınarın” yeni yaşlarına, sürekli eskiyi anarak girmemesi gerektiği ise gün gibi açık durumda.

4 Ekim 2009 Pazar

Futbol Extra

Futbol Extra dergisinin ekim sayısında, Adana Futbolu kitabına dair yaptığımız söyleşi var. 4 sayfada kitap ve güncel meseleler üzerine görüşlerimizi aktardık.

www.futbolextra.net

3 Ekim 2009 Cumartesi

Memleketin Demirsporları-Bölüm III

(Yazının üçüncü ve son bölümü)

Gaziantep Demirspor: 1969 yılında kurulmuş. Futbolda amatör kümede mücadele ediyor. Başkanı TCDD işçisi Vakkas Tolu. Adana Demirspor altyapısına kurumdan yapılan yardımın bir miktarı, bu kulübe gönderiliyor. İletişim bilgileri, TCDD Gar Binası Yanı G.Antep; 0 342-323 73 33.

Haydarpaşa Demirspor: 1937 yılında kurulmuştur. Halen futbol, güreş ve judo branşlarında faaliyet göstermektedir. Hamit Kaplan, Mithat Bayrak, Salih Bora, Hamza Yerlikaya, Şeref Eroğlu, Hamdi Sancaklı, Remzi Öztürk, Adil Atan gibi şampiyon güreşçiler bu klüpten yetişmiştir. Haydarpaşa Demirspor futbolda Fenerbahçe'ye Aydın, Kocaelispor'a Semih, Galatasaray'a Sebahattin'i veren ve o zamanlarda oynadığı üçüncü lig ve ikinci lig takımlarına da futbolcu veren bir takım olma gururunu yaşamaktadır. Güreş, judo ve futbol alanında faaliyet gösteriyor.

İzmir Demirspor: 15 Haziran 1931 kuruluş tarihi ile en eski Demirsporlardan biri. İbrahim Uçak’ın Kebikeç dergisindeki yazısına göre, “bu tarihten evvel gayri federe Aydın Demiryolu Spor Kulübü adı altında faaliyette bulunan bu kulübün tescili, Naci Artemel ve Sadettin Demirağ tarafından sağlanmıştır. 1935 yılında Aydın hattının devlete intikali ile kulüp Demirspor adını almış. O zaman federe olan Türksporla birleşerek, Demirspor adı ile 1936 yılında resmen liglere başlamıştır. 1942 yırında müessese kulübü halini alan İzmir Demirspor'un kurucuları M. Ali Tınaztepe, Naci ArtemeL, Lütfü Demirbaş, Vehbi Toraman, Halim Demirel, Rezzak, Sadık ve İbrahim Beylerdir.” Halen dağcılık alanında faal durumdalar.

Karabük Demirspor: Futbolda amatör kümede mücadele ediyor.

Kars Demirspor: Futbolda amatör kümede mücadele ediyor.

Kayseri Demirspor: Kayseri’de kurulan ilk spor kulübü. 1932’de kurulup 1942’de müessese takımı halini alıyor. 1952 yılı bölge futbol şampiyonu.

Kıralan Demirspor: Denizli ekibi; futbolda amatör kümede mücadele ediyor.

Kırşehir Demirspor: Amatör kümede futbol branşında faal durumda.

Kocaeli Demirspor: www.kocaelidemirspor.com adresli bir websiteleri var; amatör kümede mücadele ediyor.

Konya Demirspor: 1953 yılında kurulmuş. Başkanı Necati Kökat. Amatör kümede faaliyet gösteriyor. Kurumdan ayda 1.500 ytl civarında yardım görüyor. İletişim bilgileri; Feritpaşa Cad. No:175 Konya; 0332-322 38 15.

Kütahya Demirspor: 1986 yılında kurulmuş. Futbol, hentbol, voleybol branşlarında amatör kümede faaliyet göstermekte. Kulübün geliri, gönüllü personel aidatlarıyla karşılanıyor. Kulüp Başkanı, Gar Müdür Yardımcısı Kerim Şentürk.

Malatya Demirspor: 1942 yılında kurulmuş. Futbol, voleybol, atletizm, güreş, judo, boks branşlarında faaliyette bulunuyor. Yetiştirdiği sporcular Malatya ve yöre takımlarında yöneticilik ve antrenörlük gibi konumlara gelmiştir. Futbol alanında yetiştirdiği isimler arasında, Çetin Duman, Lütfi Kuşdemir, Feridun Yıldız, Süleyman Kale, Abdülkadir Şakşak sayılabilir. 4’luk Selahattin, Hamido, Sarı Osman, Tampon Ahmet gibi lakaplarla anılan oyuncular simge isimler arasında yer alıyor. Güreşte de Halil Kaya, Selahattin Çobanoğlu gibi milli sporcular yetiştirmiştir. Kulübün adresi:100.yıl caddesi.Nurettin Öndeş Tesisleri Yeşiltepe Malatya Tlf:0422-3364747

Nusaybin Demirspor: 1986 yılında kurulan Nusaybin Demirspor futbol takımı, profesyonel alandaki bir diğer Demirspor kulübü; 3. ligte mücadele ediyor.

Sakarya Demirspor: Boks ve futbol branşlarında faal durumda.

Samsun Demirspor: Kuruluş tarihi 19 Şubat 1945. Ancak önceki yıllarda TCDD çalışanlarının kurduğu bazı takımlar da olmuş; örneğin 1929 yılında Yeşil-Kırmızı formasıyla Demir Yolları’nın Futbol Kulübü olan Şimendifer Spor. Daha sonra Samsun - Sivas Hattı Spor Kulübü ismini almıştır. Sonrasında ise Demirspor ismini kullanmıştır ve 1937 yılında da devrin amatör Samsunspor’u ile birleşerek Samsunspor-Demirspor Birliği ismiyle Samsun Liginde mücadele etmiştir. Samsun futbolu üzerine çalışan Mehmet Yılmaz’ın anlatımıyla, “Samsun Demirspor denilince akla efsane bir isim gelir. Kendisinin efsaneliği Samsun sınırları içindedir. Çünkü o 30’lu yaşların sonuna geldiğinde Samsunspor profesyonel takımı kurulduğu için hiç profesyonel olamamıştır. İran Ordu Milli Takımına attığı 6 gol sonunda Şah Pehlevi’nin hanımı Kraliçe Süreyya’nın alnına kondurduğu buse ile bilinen Çolak Sebahattin’den (Durmuşoğlu) bahsediyoruz. Jübilesi ise Dinarsu Bayan Futbol Takımı ile Samsun Karması arasında oynanan ve on bin kadar futbolseverin izlediği bir maçla olmuş. Tabii jübile dediysek sadece kâğıt üzerinde, zira 60 yaşına kadar amatör futbol oynamış. Bir de Samsun Demirspor’dan Ankara Demirspor’a, oradan da Beşiktaş’a giden Mustafa Kefeli varmış o eski Demirspor kadrosunda.”

Sivas Demirspor: Berat Demirci’nin Sühan Dergisi’nin “Sivas” kapak konulu 17. sayısında yazdığı yazıda verilen bilgiler şöyle: “Güreşte, pek çoğu ülkelerarası da şöhret sahibi Sefer Baygın, Hilmi Gezegen, Servet Aydemir, Nafi Atalay, Ruşen Tozkoparan, Ali Demir, Mehmet Demir, Fikri Karakuş gibi pehlivanlar yetiştirmişti. Fikri Karakuş güzel türkü söylerdi, mahallî sanatçı sayılırdı; futbolcuydu, Alibaba Doğanspor’da seyretmiştim, tekniği yüksekti, sağaçık oynardı. Halterde Orhan Boltürk, Harun Akkaya gibi isimler; atletizmde 1500 metrede Balkan şampiyonu Zeki Öztürk de yine Demirspor’dan yetişmişlerdi. Sivas Demirspor Üçüncü Lige kadar da çıkmayı becermiş; Anadolu’nun köklü ve amatör futbol ocağıdır. Çeviklikte emsali bulunmaz Kedi Erol (Erdal Keser’in babası), sırım gibi endamıyla Kara Hayri, sahayı western filmlerinin starları gibi arşınlayan Kovboy Lütfi, takım iyi gitmediğinde hakkında “Ya medet” diye tezahürat yapılan Medet Saygın gibi efsaneler... Yine, pek çoğu Karşıyaka, Karabük, Bakırköy ve özellikle de Sivasspor’da oynayan Yusuf Tokuş, Çödü Mehmet, Yılmaz Aktaş, Keçeli İsmet (Sivasspor’un kaptanlığını yapmıştır), At Erdal, Kırik Erdal, Abdullah Kılıncat, Küçük İsmail (Sivasspor’da kaptanlık yaptı) gibi futbolcular; Ankara Demirspor’da da file bekçiliği yapan Adil, Balık Mehmet, Yusuf Çubukçu gibi kaleciler ve isimleri unutulan niceleri Sivas Demirspor’dan yetişmişlerdir”.

Tavşanlı Demirspor: 1942 yılında kurulmuş. Futbol alanında, amatör kümede faaliyet gösteriyor. Kulüp başkanı, tren teşkil memuru İshak Tiryaki.

2 Ekim 2009 Cuma

Memleketin Demirsporları-Bölüm II

(Demirspor geleneği ile ilgili, iki farklı yazı; Adana Demirspor merkezli biri, Gazi Üniversitesi İletişim Dergisi'nin Futbol kapak konulu 26. sayısında, forum sayfalarında yayınlandı. Websiteleri şu an açık olmadığı için link veremiyorum. Ankara Demirspor'la ilgili bir başka yazım da Mülkiye Dergisi'nin Ankara kapak konulu 261.sayısında yayınlandı. Şuradan indirebilirsiniz: http://www.mulkiyedergi.org/index.php?option=com_rokdownloads&view=file&Itemid=61&id=1167:yeni-bakentin-sportif-yuezue-ankara-demirspor-yavuz-yldrm

(Memleketin Demirsporları yazısının ikinci bölümü; alfabetik olarak sıralı; üçüncü kısım Gaziantep Demirspor'la başlayacak)


TFF kayıtlarında 40’a yakın Demirspor var olsa da bir çoğu hakkında bilgi sahibi değiliz; faal durumda olup olmadıklarına dair verilere de henüz ulaşamadım. Bu yazı yazılana kadar haklarında bilgi edinebildiğim Demirsporları kısaca tanıtalım:

Adana Demirspor: Tabii ki Demirsporların en ünlüsü. Profesyonel alanda faaliyet gösteren 3 Demirspor’dan biri. 1969 yılında kurumla bağını koparıyor; diğer bir ifadeyle o yıllardan itibaren tüm başkanlar kurum dışından. DDY dönemindeki başkanların isimleri şöyle: Eşref Demirağ, Ferruh Tanay, Nuri Asman, Rıza Demirçeken, Kemal Akın, M.Ali Tınaztepe, Ahmet Kışlalı, Mahir Yetik. Özellikle Demirçeken döneminde edinilen başarılarla Adana Demirspor yurtçapında tanınıyor; yurtdışında maçlara davet edilir hale geliyor. Bir Demirsporlu için kulübün tarihini özetlemek oldukça zor ama belli başlı isimlere ve olaylara değinmek gerekirse, tabii ki önce su topu ve yüzme’den bahsedilmeli. Adana Demirspor su topu takımı, Halil Dalhan yönetiminde ve Muharrem Gülergin kaptanlığında 17 yıl aralıksız olmak üzere 29 yıl şampiyon olarak “Yenilmez Armada” ünvanını kazanmış. Muharrem Gülergin, Adana Demirspor’un gelişmesinde en önemli isimlerin başında geliyor. Yüzme, atletizm ve futbol gibi branşlarda aynı anda faaliyet gösteren ve önemli başarılar alan Gülergin, Demirspor’da yöneticilik ve teknik adamlık da yaptı. Gülergin’in yanı sıra o yıllarda Füze Selami, Kartal Yaşar, kaleci Haşim gibi simge isimler yetiştirmiştir Adana Demirspor. 1976’da Manş Denizi’ni tüm zamanların en iyi derecesiyle geçen Erdal Acet de Demirspor yüzücüsüydü. Bunun yanı sıra, Adana Demirspor, futbolda 1950-51 Türkiye üçüncüsü ve 1953-54 Türkiye Şampiyonu. Bu şampiyonluk, grup ve bölge birinciliğinin ardından, İstanbul-Ankara-İzmir takımlarının kendi aralarında oynadıkları maçlardan sonra gelen takımla yapılarak kazanılıyor. Demirspor, Hacettepe’yi 1-0 yeniyor. Ne yazık ki bu şampiyonluk TFF tarafından tescil edilmiş değil. Aynı zamanda Adana Demirspor, İstanbul-İzmir-Ankara takımlarından sonra Milli Lig’te oynayan ilk Anadolu takımı. O yıl maçlarını Ankara’da oynama zorunluluğu getirilen Demirspor, ligte tutunamayıp düşüyor. Demirspor daha sonra 1973 ile 1984 yılları arasında 11 yıl birinci ligte kalıyor ancak 80li yıllarla beraber başlayan düşüş süreci halen devam ediyor. Takım aynı zamanda 1978’de Trabzonspor ile o zamanki adıyla Federasyon Kupası finali de oynamıştı. En son 1994-95 sezonunda 1. ligte oynayan Adana Demirspor, halen 2.lig’te yükselme grubunda. Yöre halkının spor ve futbol bilgisinin gelişiminde önemli katkılar sağlayan Adana Demirspor, Çukurova’nın en ihtişamlı günlerinde bölgeyi temsil eden en önemli güçtü, sportif alanda Demirspor’da yer almak büyük bir önem kazanmaya başladı ancak kentin sosyo-ekonomik düşüşü ile birlikte takım da eski günlerini arar duruma geldi. 2. Liglerin kurulma kararı ile birlikte Orhan Şeref Apak’ın isteğiyle kurulan şehir takımlarından Adanaspor da Demirspor’dan ayrılan yönetici ve destekçilerle hayata geçti. Kısa bir tarih notunu da şöyle düşelim; Eskişehir Demirspor’un yayın organı olan Sanat ve Spor dergisinin, 1950 yılı Haziran ayındaki sayısında da Fahri Adanır, Adana Demirspor’dan övgüyle söz etmektedir: “Suriye’deki dört maçını kazanan ancak birinde berabere kalan bu güzide takımımız hakkında bütün Suriye gazeteleri sitayişkar yazılar yazmakta ve şimdiye kadar bu memleketi ziyaret etmiş olan Türk takımlarının en mükemmeli olarak Adan Demirsporunu göstermektedir. Ecnebi topraklarında evvel emirde Türk, saniyen de Demiryolcu oldukları için göstermiş oldukları başarıdan kıvanç duymaktayız. 1944’ten bu tarafa daima muvaffak olan, Türkiye birinciliklerinde temayüz eden ve derece alan Adanalı kardeşlerimizle her an iftihar etmekteyiz” (sayı 14: 31-32). Adana Demirspor’la ilgili olarak, www.adanademirspor.org.tr, www.adanademirspor.com, www.mavilacivert.com, demirgibiyiz.blogspot.com adresleri takip edilebilir.

Afyon Demirspor : 1942 yılında kuruldu. Halen futbol (büyükler, gençler, yıldızlar ve minikler olmak üzere dört kategoride), voleybol, hentbol, masa tenisi branşlarında faaliyet gösteriyor. Kulüp başkanı, TCDD Bölge Müdürü Abdurrahman Genç. En son, 2006-2007 sezonunda futbol alanında gençler Afyon şampiyonu ve büyüklerde Afyon ikincisi oldular. Renkler, mavi-kırmızı-lacivert. İletişim bilgileri, 0272-213 76 21; Ali Çetinkaya Mah. TMO Silo Yolu No:2/a Afyon.

Ankara Demirspor: Kuruluş tarihi, 29 Mayıs 1932. Halen 6 branşta 350’ye yakın sporcuyla faaliyet gösteriyor. Branşlar, Futbol (profesyonel, deplasmanlı süper gençler, B genç, yıldız takımları ile futbol yaz okulu), yüzme (büyük erkekler, büyük bayanlar ve yaz okulu), halter (büyük erkekler ve yıldız), kick-boks, tekwando, boks. Ayrıca halı saha, havuz ve düğün salonu gibi sosyal tesislere sahip. Futbol alanındaki 3 profesyonel Demirspor’dan biri. Halen 3. lig’te mücadele ediyor. Bir çok ünlü ismi Türk sporuna kazandıran Ankara Demirspor, uzun yıllar farklı branşlarda önemli dereceler almıştı. Milli Lig kurulduktan sonra 1970-71 sezonuna kadar 1.lig’te oynayan Ankara Demirspor, 1962 yılında Fikri Elma ile gol kralı da çıkarmıştı. Kebikeç dergisinin 11. sayısında Halil İbrahim Uçak’ın Ankara Demirspor’la ilgili detaylı bir yazısı bulunmakta. Buradan edinilen bilgilere göre, başlangıçta kırmızı-yeşil renklerle kurulan Demirspor, Çankayaspor ile birleşerek Demir-Çankaya adını alıyor. 1937’de ise bugünkü adını alıyor. Uzun süredir TCDD Genel Müdürlüğü içinde bulunan kulüp müdürlüğü, yakın zamanda Behiçbey’deki tesislere taşındı. İletişim bilgileri; 0312-211 14 69, 309 05 15/dahili 8398.
Ceylanpınar Demirspor: Amatör kümede faal durumda. 6 şubat 2004 tarihinde Suriye’nin Muhatten Riyada takımı ile bir dostluk maçı yapmış.

Çatalağzı Bld. Demirspor: “1942 yılında Gar Şefi Cemil Bey’in şahsi gayretleriyle yürütüldüğü çalışmalarda bir sorun çıktı. Zira Demirspor klubü adı altında lisans işlemleri yaptırılamadı. Kurulmaya çalışan klubün adınıda Garspor konuldu. Klubümüz daha sonra Çatalağzı Demirspor adını almıştır. Futbol ve atletizm branşlarıyla kurulan klubümüzün ilk başkanı Adil Oflas’tır. Bölgede çok az sayıda kulüplerle birlikte faaliyet gösteren Demirspor, Zonguldak ilinde en eski klüplerdendir. Zonguldak Kömürspor’ un olduğu yıllarda klubümüzde top koşturan İsmet Çizik, Müşvik Taccettin Erdoğan (kaleci) unutulacak gibi değildir. Çatalağzı Demirspor Klübü 1995 yılında Belediye ile birleşerek şu anki adını (Çatalağzı Belediye Demirspor ) almıştır. İlk profesyonel futbolcusunu (Sedat Boğaz) o yıllarda yetiştirmiştir. Ayrıca yine altyapısından gelen Hamit Yüksel önce Zonguldakspor Klubüne verilmiş daha sonra Ankaragücü ve Beşiktaş’a kadar yükselmiştir. Bunun yanında Ünal Taşdemir Hüsnü Acıl da klübün bağrından yetişen diğer futbolculardır. 1. ve 2. Amatör liglerinde sayısız birinciliklere sahip olan klubümüz 1990 yılında Almanya’ya gitmiş ve orada dostluk maçlarına katılmıştır. 1999 yılında da play –off maçlarına kadar yükselmiştir. Ayrıca klüpte 1996 yılında basketbol branşı açılmıştır. Uzun yıllar klubümüzde top koşturan teknik kadroda yer alan ve Hamit gibi önemli topçularımızı yetişiren Hüseyin Ural şu an klübümüzün başkanlığını yürütmektedir.” (www.catalagzibelediyesi.8k.com/demirspor.htm)

Çankırı Demirspor: Voleybol, basketbol ve futbolda amatör kategorilerde faaliyetlerine devam ediyor.

Eskişehir Demirspor: En eski Demirspor kulübü. Yukarıda bahsedilen kanun maddesinden önce kuruluyor, daha sonra 29 Haziran 1938’de kurumun diğer takımlarıyla aynı statüye geliyor. 1939-40 yılında İstanbul takımlarını yenerek kazandığı bir Türkiye Şampiyonluğu var. Bunun dışında birkaç yıl daha derece alarak almayı başarmıştır. Eskişehir Demirspor’un, Türk Futboluna kazandırdığı bazı isimler şöyle sıralayabiliriz: İzmir'li İsmail, Galataray'lı Arif, Fahri Adanır, Şevket Demirtepe, Abdülkadir Arun, Naci Özkaya, (Galatasaray), Basri Dirimlili (Fenerbahçe), Gündüz Kılıç, Süreyya Özkefe, Rasim Kara, Fahri Sağınoğlu (Beşiktaş). Halen basketbol, futbol, yüzme, karate, eskrim, voleybol, güreş, atletizm branşlarında faal durumda. www.eskisehirdemirspor.com adresli bir websiteleri bulunuyor.

1 Ekim 2009 Perşembe

Memleketin Demirsporları-Bölüm I

(İlk yayın: http://www.kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=301, 14.05.2008.

Ardından, Demiryol-İş dergisinin, Nisan-Temmuz 2009 sayısında basıldı. Anadolu Ajansı'nın bu dergiyi kaynak göstererek ve "Türk Sporunun Demir Direkleri" başlığıyla geçtiği haberle, Eylül ayı içinde çeşitli spor sitelerinde kendine yer buldu. Uzunluğundan dolayı, üç bölüme ayırarak ve kısaltarak buraya aktarıyorum.)


Demiryolu ağının geçtiği bir çok noktada, kentin sosyo-kültürel doğasını etkilemiş ve değiştirmiş olan Demirsporlar, memleket sporunun önemli geleneklerinden biridir. Çağdaşlaşma hamlesinin bir sembolü olarak, sanayiyi-ticareti-kültürü ülkenin en ücra köşelerine yayan demiryolları, spor alanında da üzerine düşen görevi başarıyla yapmıştır yıllarca. Bununla birlikte Demirsporlar sosyal tesisleriyle, yöre halkının farklı kesimlerine de hitap etmiştir. Bu kamusal rol, KİT’lerin birer birer tırpanlanmasıyla sahnedeki önemini kaybetti ve gittikçe küçüldü. Ancak geleneği yaşatanlar hala ayakta ve bize onların mirasını taşımak gibi önemli bir göre düşüyor.

Bu yazıda, ülke çapında kurulan Demirsporlar hakkında kısaca bilgi vermek amacındayım.

(...)

Detaylara inmek gerekirse şuradan başlamak uygun olur sanırım: 1930’lı yılların sonunda dönemin Beden Terbiyesi Kanunu’na konan bir madde ile kuruluyor Demirsporlar, diğer “müessese” takımları gibi. Madde şöyle: “memur ve işçi sayısı 500’den fazla olan kuruluşlar ve fabrikalar, öncelikle kendi personeline beden eğitimi ve spor yaptırmak için spor tesisleri yapmaya ve antrenör tutmaya mecburdurlar.” Bu madde halen 3289 sayılı Gençlik Spor Genel Müdürlüğü Kanunun 26. maddesini oluşturuyor. Kuruluş kanununun temel amacı, yaklaşan savaş dönemine karşın memleket gençlerini zinde tutmak ve sivil savunmaya katkıda bulunmak. Bu amaç ilerleyen yıllarda gittikçe büyüyen bir kitleye hizmet etmeye doğru evriliyor.

Türkiye Futbol Federasyonu’nun resmi websitesindeki “bilgi bankası” bölümünde, “kulüp adına göre” yapılan taramada, Demirspor veya Demir spor adlarıyla tescilli takımların sayısı 44 olarak görünüyor (http://www.tff.org.tr/Default.aspx?pageID=119). Listedeki takımlardan, Aksöğüt Demirspor (Gümüşhane) ve Antalya Demirspor’ların, demiryolu güzergahı kapsamında olmadıkları için, yazıda sözü edilen Demirsporlar geleneğinden olmadığı söylenebilir. Benzer şekilde, Gökler Demir Spor, Kütahya Valiliği kayıtlarına göre (http://www.kutahya.gov.tr/dernekler.asp), kırmızı-yeşil renkleri ve kulüp iletişim bilgilerinin TCDD bağlantılı olmaması nedeniyle; Kırşehir’deki Kuşdilli Demirspor sarı-siyah renkleri ile; Bayrampaşa Demirspor da kırmızı-yeşil renkleri, 1971 olan kuruluş tarihi ve farklı logosuyla bu gelenekteki takımlardan değildir (www.bayrampasademirspor.com). Ayrıca yine Federasyon kayıtlarına göre, Bitlis Demirspor fesh edilmiş durumda bulunuyor. Bu kulüplerin bir çoğu altyapı desteği sağladığı için, sağlıklı iletişim bilgilerine erişmek oldukça güç. Bu konuda yayınlanan bir çalışmada, Demirsporların sayısı 38 olarak görünüyor ancak bunların faaliyet durumları hakkında bilgi verilmiyor (Mehmet Yılmaz, Zaman Sporvizyon eki, 15 Ağustos 2007).

Bilgi Edinme Kanunu ile bilgilerine ulaştığım kulüpler, Kütahya, Tavşanlı, Gaziantep, Konya Demirspor ve Adana Demirspor altyapı takımları. Yine aynı yolla gönderilen belgelerde, 1942 yılının Beden Terbiyesi Talimatnamesi’nden 49 ila 53. sayfalar bulunuyor. Bu sayfalarda, “Demirspor gençlik kulüplerine bağlı teşkilatı gösterir cetvel” bulunmakta ve bölgelere göre Demirspor kulüplerinin isimleri sıralanıyor. Belgede ayrıca bu kulüplere bağlı teşkilat da sıralanmış. Bu belgeye göre 1942 yılında faaliyet gösteren Demirspor kulüpleri şunlardan oluşuyor:

Haydarpaşa, Derince, İzmit, Bilecik; Ankara, Irmak, Çankırı, Karabük, Çatalağzı, Zonguldak; Balıkesir, Bandırma, Soma, Tavşanlı, Kütahya; Kayseri, Sivas, Zile; Samsun, Çetinkaya, Divrik, Yerköy; Malatya, Diyarbakır, Maden; Adana, Fevzipaşa, Mersin, İskenderun, Ulukışla, Afyon, Konya , Uşak; İzmir, Manisa, Alaşehir, Nazilli, Çamlık; Denizli, Dinar; Sirkeci, Edirne; Erzurum; Sarıkamış, Erzincan; Eskişehir; Mudanya; Edremit.