15 Ekim 2012 tarihi, Sol Gazetesi'nde yayınlanan yazım.
"Adana Derbisi ve farklı galibiyetin sevinciyle ara vermiş görünse de Adana Demirspor taraftarının yönetime isyanı sürüyor. Demirspor taraftarı Haziran’dan bu yana yüksek sesle yönetim istifa sloganını dile getiriyor. Sezon başlamadan önce bu isyan sokaklara da taştı ve 11 Temmuz’da Adana’da yaklaşık 4000 kişinin katıldığı bir yürüyüş gerçekleşti. Ardından sezonun içerideki ilk maçında küçük bir kesim dışında tüm stat yönetim istifa sesleri ile inledi; sahadaki takıma tezahüratla destek verilmedi. Geçen 6 haftada deplasman maçlarına gitmeyen taraftar, takıma desteğini göstermeye başlasa da yönetim istifa sloganından geri durmuyor ve sosyal medayayı da bunun için etkin kullanıyor.
Meselenin temelinde, uzun süredir Demirspor yönetimini tekeline alan isimlere karşı bir öfke yatıyor. Çünkü belirli bir ekip, aralarından farklı isimleri başkan yapıp, yönetim listesinde ufak tefek değişikliklerle Demirspor’u yönetmeye devam ediyor. Bu ekibin başını şu anda Mehmet Gökoğlu çekiyor; halen başkan olan Önder Serin de Gökoğlu ekibinde yöneticiydi. Gökoğlu birkaç sene önce de başkanlık yapmıştı; sonra Mustafa Tuncel’in gözaltına alındığı geçen sezon başında oluşan geçici yönetimde futbol şubesi sorumluluğundaydı. Bu görevinin ardından Nisan ayında ikinci kez başkan olmuştu. Haziran 2012’deki kongreden önce “aday varsa çekilirim” dedi, sonra Şimşekler Grubu’nun desteklediği Selahattin Aydoğdu’nun da adaylığını açıklamasına rağmen çekilmedi ve takımı şampiyon yapan başkan olarak kongreye girdi ancak usülsüz üyeliklerin damgasını vurduğu olaylı kongre sonrası her iki isim de çekildi; Gökoğlu ekibinden Önder Serin başkanlık koltuğuna oturdu. Ancak bu al gülüm ver gülüm durumunda ne kurumsallaşma, ne gelir-gider dengesinin tutturulması, ne de her sene Türkiye birinciliklerine oynayan altyapıdan oyuncu kazandırılması adına herhangi bir olumlu girişim yaşandı. Sürekli vaatler, ortalıkta uçuşan bütçe ve borç tutarları arasında takım tam bir kaos ortamında 2012-2013 sezonuna girdi.
Olayları biraz daha geriye sararsak esasen Adana, Aytaç Durak sonrası dönemde bir krizde. Adana Demirspor da bu krizden etkileniyor. Şehri tek adam sultasında farklı sağ partilerin tabelası altında yaklaşık 15 yıl yöneten Aytaç Durak, Demirspor yönetimlerini de belirliyordu. Belediyeden bağımsız bir yönetimle kendi ayakları üzerinde duran bir yapıya kavuşamayan Demirspor düzenli bir başarısızlık girdabındaydı. Küçük olsun benim olsun mantığıyla yönetilen kulübün ileriye dönük umut vaat eden hiçbir göstergesi yoktu. İki dönemlik Bekir Çınar yönetimi bir istisnaydı; o dönemde tribünle sıkı ilişkiler kuruldu, yönetim tribünün sesini dinledi, hatta Livorno ile maç organize edildi. Ancak aynı maddi kıskaçlar Çınar’ı da vurdu ve kişisel borçlarıyla birleşen sıkıntılar Bekir Çınar’ın hayatına mal oldu. Ardından A. Durak’ın eski dostu yeni düşmanı M. Tuncel’in de göz altına alınmasının ardından M. Gökoğlu yeni hegemoınk güç olarak camianın üstünde belirdi ve bir yere kıpırdamıyor. Tribünün örgütlü gücü Şimşekler Grubu ise yıllardır başarı uğruna görmezden geldikleri, sineye çektikleri kimi yanlışlara karşı şimdi sesini daha yüksek çıkartıyor ve onurlu bir Demirspor yönetimi istiyor. Taraftar artık kongre sürecinde doğrudan tavır alıyor ve gidişatı etkilemek için baskı yapıyor. Bu daha önceden alışık olmadığımız bir durum. Mesele sadece Önder Serin’in gitmesi değil, Demirspor’a musallat olan yönetim mantığının alaşağı edilmesi. Aytaç Durak sonrası dönemin krizinden çıkabilmek için yeni bir yönetim mantığına ihtiyaç var. Bu mantığın, sistemin dayattığı şirketleşme dışında başka bir eksen olması gerekiyor."