26 Eylül 2009 Cumartesi

Aytaç Durak ve Adana Demirspor

(http://www.ntvspor.net/Pages/24608.ASP)-09.06.2008

Adana Demirspor, bu yıl da (2008) tıpkı geçen yıl olduğu gibi, “extra-play off”un son maçında, yine kendisinden çok düşük bütçeli bir takıma yenilerek, 1.lige çıkma şansını yitirdi. Seneye, adı ikinci ama yukarıdan üçüncü ligte oynamaya devam edecek. İç saha maçlarında ortalama 10bin seyirciye oynayan, deplasman maçlarında azımsanmayacak bir kitleyi peşinden sürükleyen, 1940 doğumlu Adana’nın profesyonel ilk takımı, Demirsporlar geleneğinin taşıyıcı lokomotifi, Aytaç Durak’ın kaprisli aşk oyunlarıyla yıllardır belini doğrultamadı.

O Demirspor’u çok seviyor! Demirspor’u “küçük olsun benim olsun” mantığıyla avucunda tutmayı çok seviyor. Gözü gibi saklıyor herkeslerden, her kıskanç aşık gibi… Demirspor’un kaybettiği her yıl, ona muhtaç ellerin daha gür bir şekilde yukarı kalkmasını gördükçe, mağrur edayla bağrına basıyor camiayı ve yeni bir kaybetme hikayesini baştan başlatıyor. Tıpkı kent siyasetinin ona alternatif yaratamaması gibi, 68 yıllık bir kulüp de ona rakip çıkartamıyor.

Aytaç Durak, 1984'ten bu yana çeşitli aralıklarla, çeşitli partilerden belediye başkanlığı yapıyor Adana'da. Önce ANAP, sonra DYP sonra AKP (ve son olarak MHP)... 1984, 1994, 1999, 2004, 2009; 5. dönem.

Tipik bir yerel siyasetçi olarak, yükselen dalgaları yakalamayı gayet iyi biliyor. Kendisi inşaat mühendisi, DSİ ve Köy Hizmetleri kariyeri ile birlikte imar-inşaa işlerinde tam bir uzman! Bu uzmanlığını, Kuzey Adana'yı betonla doldurmakla uyguluyor son yıllarda. Politikaları, kararları defalarca yargı yoluna gitti; mimarlarla, çevrecilerle hep ters düştü. Kentin orta yerinde metro çukurları yıllardır durdu öylece, davalık olduğu için. Ama kent üstünde öyle bir etkisi var ki hiç bir şey onu yıldıramıyor. Son on yıldır kentin üstüne elini koymuş durumda; Adana'nın tek geçerli sözü onun ağzından çıkan söz.

Aynı sörf politikasını, Adana Futbolu için de kullanıyor. Yıllardır, o kutsal elini bir o takıma bir bu takıma konduruyor. Parayı veriyor ve düdüğü çalıyor. Onun onayı olmadan yönetimler oluşmuyor; yönetimler bağımsız olarak kurulsa bile başkanlarını kendi atıyor.

80'lerin sonunda kendine rakip sosyal demokrat Selahattin Çolak ile çekişirken Adanaspor'un tarafındaydı. Sonra Adanaspor Uzanların eline geçince, Demirspor'a bir yanaşıp bir uzaklaştı; önce taraftarına küstü-onları dövdürdü polise; takımın deplasmana gidemeyecek konuma gelene kadar kendisine muhtaç olmasını bekledi. Sonra birden yılların Demirsporlusu gibi ortaya çıktı; yine takımın yönetimini kurdu tek başına. Güç bela ondan ayrı yönetim listeleri oluşturulsa da başkanlarını kendi atadı. Ne gariptir ki Aytaç Durak “gözetimindeyken” Demirspor, bir türlü başarı yüzü göremedi.

Adanaspor kapanıp tekrar açılınca, denge politikasına geri döndü; Demirspor'dan bedelsiz futbolcu transferi yapıldı Adanaspor'a; açıktan paralar verilerek medya önünde büyük belediye başkanı gösterisi yaptı; Demirspor gereken parayı veremediği günlerde 5 Ocak Stadı'nı ele geçirdikleri için "gitsinler Kozan'da oynasınlar" diyen Adanasporlulara sessiz kaldı ama Adanaspor zor duruma düşünce nedense ağabeylik yapması gerekenin Demirspor olduğuna karar verdi kendileri. “Demirspor'a çok destek veriyorsun” sızlanmaları ortaya çıkınca koştu hemen Adanasporluların arasında maç izledi.

Gittikçe bayağılaşan futbol kültürümüz içinde, başka tür bir duruş geliştirmeye çalışan, “vardık varız var olacağız”, “halkın takımı” pankartlarının ardına dizilen Adana Demirsporlular için bu sıcak yaz günleri, yine yeniden sıkıntılı geçecek. Bir cendereye sıkışmış memleket siyaseti ve istikrar söylemi, yerel düzeyde farklı formlarda kendini yeniden üretirken, futbolseverler için de merkezin yerel temsilcileriyle mücadele etmek zorunluluk haline geliyor. Bu mücadelenin seyri, bugüne kadar yapılan hatalardan ders almakla belirlenebilir ancak.

(italik kısımlar, yazıya güncel müdahalelerdir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder